thumb image

Genel

BARIŞ HAKKI İÇİN HAYIR

Immanuel Kant, 18. yy’ın sonunda “herkesin bu yeryüzünde bir yeri olma” ve korunma hakkına sahip olduğunu ve “Savaşın en büyük insanlık suçu olduğu”nu savunmuştur. Tüm insanların barış içinde yaşama imkanlarını araştırmak amacıyla yazdığı “Ebedi Barış Üzerine”(1795) adlı denemesinde, kalıcı bir barış için öne sürdüğü belirleyici koşulların ilki, ülke vatandaşlarının tümünün özgür, eşit ve aynı hukuka tabi olmaları, yönetim biçiminin temsiliyet içermesi ve yasama ve yürütme işlevlerinin birbirinden ayrılması, yani kuvvetler ayrılığıdır. Özgürlükçü parlamenter sistemlere sahip olan ülkelerin kendi aralarında savaşmadıkları istatistiksel bir bulgu olarak genel kabul görür.

Referandumda oylanacak olan anayasa değişikliğinde yasama ve yürütme arasındaki “kuvvetler ayrılığını,” yargının bağımsızlığı, adil bir yargı güvencesini ve hatta – partili bir Cumhurbaşkanı’nın kendi partisinin milletvekillerini büyük ölçüde kendi belirleyebilmesi ile – gerçek bir temsiliyeti dahi ortadan kalkmaktadır.

Bu anayasa değişikliğine, barışın temel güvenceleri olan kuvvetler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve temsiliyeti ortadan kaldırdığı için HAYIR diyoruz.

Bu anayasa değişikliği, sadece yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmakla kalmıyor. Cumhurbaşkanına verilecek olan Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi, bugün OHAL koşullarında geçerli olan KHKlar örnek alınırsa, daha 1839’da Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile Osmanlı Devleti tarafından tanınmış olan yargılanma hakkını ve mülkiyet edinme hakkını da ortadan kaldırıyor. Bu anayasa değişikliğine barışın temel güvenceleri olan temel hakları, yargılanma ve mülkiyet hakkını ortadan kaldıracağı için HAYIR diyoruz.

Kant’ın kalıcı bir barış için ikinci belirleyici koşulu olan “bir bağımsız devletler federasyonunun kurulması”, Birinci Dünya savaşının arkasından kurulan Cemiyet-i Akvam dağılmış olsa da, II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve mükemmel olmasa da çatışmaların bir ölçüde kontrol altında tutulmasına imkan sağlayan Birleşmiş Milletler örgütünde vücut bulmuş durumda. Bugün “barış içinde yaşama hakkı”ndan, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde söz edebiliyoruz. [1,2] Bu anayasa değişikliğinin, tek bir kişiye, Cumhurbaşkanına, verdiği olağanüstü hal, hatta savaş ilan edebilme yetkisi, barış içinde yaşama hakkımızı ihlal edeceği için HAYIR diyoruz.

Kant’ın “Dünya vatandaşlarının hakları, evrensel konukseverlik kurallarına tabi olmalıdır” düsturu, kalıcı bir barışın üçüncü belirleyici koşulunu ve barış içinde birlikte yaşama adabının temelini teşkil ediyor. Kant, “uluslararası bir federasyon” aracılığı ile devletlerarası bir hukuk önermekle kalmayıp Haklar Öğretisi (1797) adlı eserinde, dünya vatandaşları için hukuk tasavvurunu da ortaya atmış ve yeryüzünde herkesin bir yeri olma hakkının ötesinde, tüm dünya vatandaşlarının bireyler olarak korunma hakkını da, kalıcı bir barışın koşulu olduğunu ileri sürmüştür. Bu “kozmopolit hukuk” tasavvuru, Birleşmiş Milletler Şartı’nda yer alan temel insan hakları ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nin öncülüdür.

Bu anayasa taslağının hazırlanma sürecinde, muhalif tüm sesler kısılmaya çalışılmış, parlamenter sistemin ana dayanaklarından biri olan parlamenter dokunulmazlık ihlal edilerek HDP milletvekilleri tutuklanmış, HDP’nin tüm seçilmiş belediye eşbaşkanlarının yerine kayyumlar atanarak, birçok partili yönetici tutuklanarak, siyaset yapma hakkı ellerinden alınmış, onbinlerce kamu çalışanı işlerinden atılmış, yüzbinlerce kişi sorgusuz sualsız tutuklanmıştır.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle ve OHAL yetkileri ile gerçekleştirilen bu tasarruflarla ifade özgürlüğü, temsil özgürlüğü gibi temel haklar ortadan kaldırılmış, ilan edilen sokağa çıkma yasakları, yıkımlar ve zorunlu göçlerle bireysel korunma hakkı ayaklar altına alınmıştır. Sınır ötesi askeri operasyonlarla ülkemiz bir savaşın içine sokulmuştur.

Barış içinde yaşama hakkımızı yok sayan bu süreç, önerilen anayasa değişikliklerinin getireceği yeni düzenin bir resmidir ve referandumda bu değişikliklere HAYIR dememiz için kendi başına yeterli nedendir.

[1] United Nations, Declaration on the Right of Peoples to Peace, G.A. Res. 39/11. UN Doc. A/RES/39/11. (November 12, 1984). http://www.un.org/Docs/asp/ws.asp?m=A/RES/39/11.

[2] R. Türmen, “Barış içinde yaşama hakkı,” t24 (3.8.2015).http://m.t24.com.tr/…/riza-…/baris-icinde-yasama-hakki,12443

Barış Bloku – 15.03.2017

DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK

Demokrasi İçin Birlik; katılımcı ve çoğulcu yeni bir demokrasiyi, her türlü farklılığın tanındığı ve bu farklılıkların kamusal alanda yer bulduğu bir demokratik yaşamı hedefleyen, herkesin eşit ve çoğulcu bir anlayışla katıldığı, hiçbir siyasi görüş ya da partinin şemsiyesi altında olmayan bir birlik hareketidir.

BİZE ULAŞIN

[email protected]
www.demokrasiicinbirlik.com

© 2014-2024 DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK. Her Hakkı Saklıdır. dibNot | Demokrasi Sayacı | Demokrasi Forumu