16 Nisan’da, tarihe geçen bir adaletsizlikle yapılan seçim sonucunda ülkedeki her iki kişiden biri tek adam rejimine HAYIR dedi. Kesinleşmeyen ve güvenilirliğini yitiren sonuçları dikkate alsak bile Anayasa değişikliği ülkenin yarısı tarafından onaylanmadı ve “cumhurbaşkanlığı sistemine” geçiş için toplumsal uzlaşma sağlanamadı. Bunun da ötesinde bizzat seçimlerin yasaya uygun yapılmasından sorumlu kurum tarafından seçim sonuçlarına gölge düşürüldü.
Bütün baskılara, şiddete, kamu imkânlarının Anayasa’ya aykırı olarak “evet” için kullanılmasına rağmen emek, alın teri ve görülmemiş bir çabayla “hayır” iradesini dillendirenler bu seçimden oylarının değerini bilerek, demokrasi mücadelesini sürdürme azmiyle çıktılar. Bütün ülkeyi kapsayan bu yurttaş hareketi demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşama arzumuzun en büyük güvencesi.
Seçimler yalnızca akıl almaz bir eşitsizlik ve adaletsizlikle OHAL ve baskı koşullarında gerçekleşmedi, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim günü iktidar partisinin talebi üzerine yaptığı “sandık kurulları tarafından mühürlenmemiş oyların da geçerli sayılacağı” yolundaki açıklaması referandum sonuçlarına silinmeyecek bir leke düşürdü.
Yurttaşlar oylarına sahip çıkmak için demokratik haklarını kullanarak sokağa çıktı. Protestolar sürüyor. İlçe Seçim Kurullarına itiraz dilekçeleri yağıyor. Meclis’in iki büyük muhalefet partisi, birçok sandıkta oylama ve sayımların yasaya uygun olarak gerçekleşmediği konusunda açıklama yaptılar. Ana muhalefet partisi sonuçların iptali istemiyle YSK’ya başvurdu. Oylamanın güvenliğini denetlemek için yurt çapında birçok sandık çevresinde görev yapan yurttaş girişimi Hayır ve Ötesi referandum sonuçlarını iptal etmeye yetecek kadar kanıt olduğuna ilişkin açıklamada bulundu ve belgeler sundu.
Türkiye’nin de kurucuları arasında olduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) hazırladığı ön raporda referandum sürecinin eşitsiz koşullarda ve baskı altında yapıldığı ve YSK’nın seçim sırasında verdiği kararla seçim sonuçlarının güvenilirliğine gölge düştüğünü duyurdu. Seçimin ertesi günü sokaklarda protestolar sürerken OHAL uygulaması üç ay uzatıldı. Cumhurbaşkanı, seçim sonuçlarının kesinleşmesini beklemeden yaptığı konuşmada, ülkeyi demokratik ülkeler kulvarından tümüyle çıkaracak idam cezası için bir referandum daha yapmaktan söz etti.
Demokrasi İçin Birlik olarak bu koşullarda referandumun meşruiyetini tümüyle yitirdiğini ve sonuçları güvenilir bulmadığımızı duyuruyoruz. Türkiye’yi bağlayan uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına aykırı olan idam cezası gibi hukuk ve insanlık dışı uygulamaların kamu yönetiminin en yüksek mercii tarafından dile getirilmesi kabul edilemez.
Referandum sonuçları iptal edilmelidir.
Seçimlerin güvenliğinden ve yasaya uygun olarak yapılmasından sorumlu olan YSK üyeleri istifa etmelidir.
Yurttaşların yarısının onaylamadığı bir Anayasa değişikliği üzerinde ısrardan vazgeçilmelidir.
OHAL kaldırılmalı, ülkemizi normalleştirerek kutuplaştırmayı ortadan kaldıracak demokratik adımlar derhal atılmalıdır.
