ODTÜ’de KYK yurdu (külliyesi) yapımı girişimi ile gelişen olaylara ilişkin her kesimden yoğun “tepkiler” gelirken, eski bir ODTÜ öğrencisinden gelen, süreci anlatan, niyetleri açığa vuran, iğneyi “demokrasi savunucularına” da batıran değerlendirme yazısını paylaşıyoruz.
“Konuyu medyadan ve “sosyal medya”dan izledik. Çok şey söylendi ve yazıldı üzerine. Toparlayıp bazı boşlukların kapatımasına ve doğru değerlendirilmesine yardımcı olma şansını kullanmak gerek.
ODTÜ’ye KYK Yurdunu yapma girişimi, çok açık bir biçimde, memleketin bilime uzak iklimine uygun ve ODTÜ kültürüne direnme eğilimindeki alternatif bir öğrenci topluluğuna kendini geliştirme ortamının sunulması amacını taşımaktadır. Gene aynı iklimin uzantısı, ranta dayalı başka hesaplar da olabilir ama kısa vadede hesap ODTÜ kültürünü bozma üzerine kuruludur.
62 yılda 19 yurt binasını edinmenin yollarını bulmuş olan ODTÜ; zaman içerisinde daha fazlasını geliştirme birikim ve deneyimine sahip iken bu hiç sorgulanmadan iktidarın tam bir işbirlikçisi konumuna gelen ODTÜ yönetimi KYK yaklaşımı ile ilerlemeyi yeğlemiştir. ODTÜ; üniversite yönetiminin parçası olan bir işlevini ilk kez başka bir kuruma devretmeyi Verşan Kök yönetiminde gündeme getirmiş oldu. Verşan Kök, Mayıs 2018’de KYK yurdu konusunda yer seçimini üniversite yöneticileriyle paylaştı. Eylül 2018’de de KYK ile protokol imzaladıklarını duyurdu. Yaptıkları için ilgili bölümlerden görüş aldıklarını ve ODTÜ’nün ve öğrencilerinin haklarını savunan bir protokol olduğunu belirtti. Öğretim üyeleri ortak yazışma ortamlarında buna karşı tepkilerde bulundular.
6 Şubat’ta, öğrenciler dönem arası tatilindeyken Tayyip Erdoğan, Teknokent’in yerleşke dışındaki Bilişim İnovasyon Merkezi’nin açılışı için ODTÜ yerleşkesinde ağırlandı. Bu ağırlanma sırasında Verşan Kök aşağıdaki konuşmayı yaptı:
Bu konuşma KYK Yurdu siparişinin kaynağını açığa çıkardı. Fakat, öğrenciler ve hocaların duyarlıkları giderek artsa da konu diğer gündemler arasında pek öne çıkmadı.
Konuşmada sözü edilen Mayıs sonu yaklaştığında öğrencilerden bir grup “Truva Atı” teziyle KYK yurdunu gündeme getirmeye başladı. Finaller sırasında 15 Mayıs’ta Kavaklık’ta Çadır Nöbeti, ardından da Bayram tatilini fırsat bilip Kavaklık’a girilmesini engellemek üzere hocaların da desteği ile bir imza kampanyası başlatıldı: https://odtubirlikteligi.home.blog/
İmza kampanyasında ODTÜ Yönetimine bir çağrı yapılarak aşağıdaki görüşlerin gözetilmesi istendi:https://odtubirlikteligi.home.blog/bilgi-ve-gorus/
İlk ivme ile 2500 dolayında imza toplansa da mezunları harekete geçirme adımını atmayan ODTÜ Mezunları Derneklerinin tutuk yaklaşımlarının da etkisiyle 5 Temmuz’da ancak 3500 imza rektörlüğe iletildi. Aynı akşam, mezun dernekleri ODTÜ Mezunları Konseyi adıyla bir bildiri yayınlayıp yurt yapımını üstlenmeye hazır olduklarını Pazar akşamı da “sabahleyin hesap numaralarını duyuracaklarını” bildiren işlevsiz hamlelerini yaptılar. Kişisel yorumumla, güncel ODTÜ Yönetimi, imza sayısının 5 basamağa çıkmamasının verdiği güvenle Pazartesi sabahı polis desteği ile Kavaklık saldırısını gerçekleştirdi.
Saldırının ve direnişin yarattığı sonuçları tüm Türkiye ile birlikte gördük. ODTÜ yönetiminin yüzü, nesnel yaklaşım sahibi herkes için açığa çıktı.
Bu arada, ABB Başkanı Yavaş’ın “yurdu biz yapıp size hibe edelim” önerisi karşısında Verşan Kök’ün “yetkisizliğini” beyan etmesi de çarpıcıydı. Öte yandan Kavaklık Direnişi sürüyor olsa da ODTÜ’nün ve ülkemizdeki muhalefetin geldiği nokta da belirginleşmiştir:
ODTÜ’de mücadele eden öğrenciler ve hocalar çok önemli bir yurttaşlık görevini yerine getirmişler; üniversiteyi, üniversitenin özerkliğini, bilimin özgür koşullarda yerine getirilmesini çevre ve çeşitlilik bütünlüğü içinde savunmuşlardır.
Başta mezun dernekleri olmak üzere, böyle bir mücadeleye kayıtsız kalan ya da yanlış yorumlayan tüm toplumsal mücadele odaklarının kendilerini gözden geçirmeleri için yakıcı bir fırsat doğmuştur. Görünen o ki; bu fırsatı değerlendirme potansiyeli de çok güçlüdür. Toplumun Kavaklık direnişine verdiği tepkinin ağaçların kesilmesinin çok ötesinde üniversiteye ve bilime müdahale edilmesine yönelik bir tepki olduğu da görülmüştür. Önümüzdeki dönem, yerel yönetim seçimlerinin de gösterdiği doğrultuda tüm toplumsal mücadele odaklarının; örgütlülüğü yeniden keşfedekleri bir dönem olmaya gebedir. Kavaklık direnişi şunu çok açık hale getirdi: Binlerce polisin desteğinde kavakları keserken hedeflerini gerçekleştirdiklerine inananlar bir tarafta; her geçen gün daha güçlü mücadelelerin örgütlenmesinde yer alacaklar öbür tarafta.
O; müthiş bir çığlık ve müthiş bir soruydu: “Kesmeyin Hocam! Neden kesiyorsunuz?”
__