YEPYENİ BİR GÜNEŞ DOĞAR DAĞLARIN DORUKLARINDAN
Bu yıl İşçi sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma günü 1 Mayıs, korona virüsü salgını ve izolasyon günlerinde kutlanıyor. Meydanlar bu kez marşlar ve sloganlarla çınlamayacak ama bütün dünyada emekçiler ve demokrasi güçleri tek yürek olup haykıracak:
“Salgının çürüklüğünü ve çarpıklığını bir kez daha gözler önüne serdiği bu dünya değişmeli”:
Kapitalizmin bütün salgınlardan yaman bir felaket gibi üstüne çöktüğü dünya,
Salgından korunmanın çözümü hijyenken her on kişiden üçünün elini yıkayacak su bulamadığı dünya,
Halklara emek ve doğa sömürüsü, savaşlar, krizler, açlık, yoksulluk, eşitsizlik dışında bir şey sunmayan dünya,
Kadınların gelirlerinin erkeklerin yarısı kadar olduğu dünya,
Halkların sağlığını, sermayenin kâr hırsına teslim eden dünya,
En zengin 2 bin 153 kişinin servetinin, en yoksul 4.6 milyar kişinin toplam servetini geçtiği dünya değişmeli.
SALGIN, SINIFSAL EŞİTSİZLİĞİ GÜN YÜZÜNE ÇIKARDI
Herkesi evine kapanmaya zorlayan Covid-19 salgını, sınıf çelişkilerini çıplak hale getirdi. Yoksulluk, işe gitmek zorunluluğu, barınılan mekânlar, suya ve gıdaya erişim, hayatta kalıp kalamamayı belirliyor.
Her gün toplu taşıma araçlarını kullanarak salgının kol gezdiği işyerlerine giden emekçiler açlık ya da ölüm arasında tercihe zorlanıyor.
Kayıtsız çalışanlar, taşeron işçiler her türlü haktan yoksun ölümle yüz yüze. Ev içi bakım yükünü sırtlanan kadınlar artan erkek şiddetiyle karşı karşıya.
KIYILARDAN DİRENİŞ YÜKSELİYOR YAVAŞ YAVAŞ
Tek adam rejiminin salgına verdiği tek yanıt Covid 19 salgınının yarattığı korku, panik ve izolasyon ortamından yararlanarak toplumu baskı altına alma araçlarını güçlendirmek oldu.
Ancak direniş de yükseliyor. Birçok ülkede, olduğu gibi ülkemizde de emekçiler, salgına karşı önlem alınmayan işyerlerinde çalışma koşullarına tepki gösteriyor. Salgın riski karşısında çalışanların üretimi durdurmaları ve çalışmaktan kaçınma hakkı çiğnendiği takdirde, grev hakkının kullanılması meşru olacak. Her kamu biriminde ya da işyerinde salgınla mücadele edecek özyönetimler oluşturmaya ihtiyaç var.
DAYANIŞMA AĞLARI TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN YOLUNU AÇACAK
Toplum yandaş vakıflar tarafından partizanca dağıtılan sadakaya muhtaç olmak yerine kendi dayanışma ağlarını kurmaya başladı. Yaygınlaşması gereken iletişim ve dayanışma ağları, salgın sonrası dönemde büyük bir toplumsal dönüşümün kapısını açacak.
Türk Tabibler Birliği başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, demokratik toplum örgütlerinin, yerel yönetimlerin de katılımıyla toplumun doğru, güvenilir bilgi alabileceği, yoksul kesimlerle, işlerini kaybedenlerle dayanışmanın koordine edileceği alternatif bir merkez oluşturması, hem salgınla mücadele hem salgından sonraki dönem için hayati önem taşıyor.
İktidarın devre dışı bırakmaya çalıştığı yerel yönetimler acilen bu konuda örgütlü topluma çağrı yapmalı. Yerel yönetimlerin katılımcı merkezler haline gelmesi, yetkilerini toplumla paylaşması, kendi varlıklarını koruyabilmelerinin de tek yolu.
Salgın koşullarında kutlanan 1 Mayıs’ta temel taleplerimiz şunlar:
- Zorunlu ve acil mal ve hizmet üretimi dışında salgın süresince çalışma durdurulmalı.
- Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin dayatılmamalı. İşsizlere koşulsuz işsizlik maaşı ödenmeli.
- Bütün yurttaşlara 18 yaşından itibaren bağlanacak bir yurttaşlık geliri salgın koşullarında derhal hayata geçirilmeli.
- Son 20 yılda rant gelirleriyle palazlananlar başta olmak üzere büyük sermayedarlar ve rantiyelerden servet vergisi alınmalı.
- Tüm kaynaklar salgınla mücadelede halkın sağlığı, geçimi için ayrılmalı.
1 Mayıs’ta emekçiler ve demokrasi güçleri izolasyon koşullarına rağmen bir çok yaratıcı yöntemle haykıracak: Kapitalizm ve salgın yenilecek halklar kazanacak. Ancak bu felaketin içinden umutlu bir gelecek kendiliğinden çıkmayacak. Umudu yaratan ve besleyen; doğanın ve insanların sömürülmediği eşit, özgür yeni dünya hayaliyle büyülenmiş, o hayali gerçekleştirmeye kararlı yoksullar ve emekçiler olacak.
YAŞASIN 1 MAYIS