thumb image

Gündem

MÜCADELE YOKSA HAK DA YOK!

Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü ve “Bütün insanlar, özgür, onurları, hakları bakımından eşit doğar” diyor 72 yıl önce Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan insan hakları beyannamesi…

Ancak temel bir mutabakatı temsil eden bu metinin hiç bir zaman sınıfsal farklılıklardan ve ırkçılıktan kaynaklanan korkunç eşitsizliği, dünyanın büyük çoğunluğunun yaşam hakkı başta olmak üzere her türlü hak ihlaliyle karşı karşıya kalmasını engelleyecek gücü olmadı. Beyannamede imzası olan emperyalist devletlerin 3. dünya ülkelerindeki korkunç katliamlarına, doğanın ve toplumun tahribatına da engel olmadı.
2020 yılı ise Covid 19 salgını nedeniyle hak ihlallerinin en çok yaşandığı yıl oldu. Türkiye’de dünyanın başka ülkelerinde olduğu gibi iktidar salgını temel hak ve özgürlüklerin kısıtlamanın bahanesi haline getirdi.

Halkın sağlığını korumak için doğru bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, sağlık hakkı ve milyonlarca yoksulun eğitim hakkı ihlal edildi.

Emekçiler açlık ya da salgında ölmek ikilemi ile karşı karşıya bırakıldı, salgın bahanesiyle pranga ve izole üretim bölgesi uygulamalarıyla emekçilere kölelik dayatıldı.

Yerel demokrasi, eşit yurttaşlık ve anadilinde yaşam için mücadele eden Kürt halkına insanlık dışı hukuksuz baskılar yöneltildi.

Dini ve milliyetçi gösteriler, AKP kongreleri, AKP’li cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingleri yasaklanmazken hak arayan işçilerin ve köylülerin, demokrasi güçlerinin seslerini duyurması salgın öne sürülerek engellendi.

Saray rejimi iktidarda kalabilmek için bütün temel haklara sistematik olarak saldırdı. İktidara muhalif olanlara her türlü hukuksuzluk baskı ve zulüm reva görüldü.
Van’da helikopterden atılarak linç edilen ve biri hayatını kaybeden iki Kürt yurttaşımızın başına gelenler tek kalemde Türkiye’de devletin cezasızlık politikalarıyla sürdürülen insan hakkı ihlallerinin sistematik ve kurulu düzene kayıtlı olduğunu göstermeye yeterli.
72 yıl sonra tarih bize en temel hakkın bile kullanılmasının, beyannamede ve bir çok ülkenin anayasasında yazıldığı gibi eşit, özgür ve onurlu bir yaşamın ancak mücadele edilerek mümkün olabileceğini gösteriyor. 72 yıl önce yazılan bu metnin arkasında bir toplumsal mücadele olmadıkça tek başına gücü yok.
Bugün insanın ve bir parçası olduğu doğanın neoliberalizmin korkunç yıkımının yarattığı hak ihlallerine karşı çıkabilmenin, iktidarların doğası haline gelmiş insan hakları ihlallerini engelleyebilmenin tek yolu, insan hakları mücadelesini sınıf eşitsizliklerini, yoksulluğu ve doğanın haklarını da kapsayacak bir yaklaşımla genişleterek mücadeleyi büyütmek, ortaklaştırmaktan geçiyor.

Eğer eşit, özgür ve onurlu bir hayat istiyorsak, tarihin bize durmadan işaret ettiği bu.

Demokrasi için Birlik

10.12.2020

DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK

Demokrasi İçin Birlik; katılımcı ve çoğulcu yeni bir demokrasiyi, her türlü farklılığın tanındığı ve bu farklılıkların kamusal alanda yer bulduğu bir demokratik yaşamı hedefleyen, herkesin eşit ve çoğulcu bir anlayışla katıldığı, hiçbir siyasi görüş ya da partinin şemsiyesi altında olmayan bir birlik hareketidir.

BİZE ULAŞIN

[email protected]
www.demokrasiicinbirlik.com

© 2014-2024 DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK. Her Hakkı Saklıdır. dibNot | Demokrasi Sayacı | Demokrasi Forumu