AİHM’in bağlayıcı kararına rağmen Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakmayan Saray yargısı Anayasayı çiğniyor. Ülkede yoksulluk ve salgınla birlikte hukuksuzluk, keyfilik kol geziyor. Meclisten geçen yeni yasa ile tek adam rejimine boyun eğmeyen tüm demokratik örgütlenmeler hedef alınıyor. Saray, en çok halkın örgütlenmesinden, hak aramasından korkuyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Büyük Dairesi 22 Aralık tarihinde verdiği kararda Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun hukuka aykırı olduğunu belirtti. Karara göre tutukluluk siyasal nedenlere dayanıyor, seçme ve seçilme hakkını, ifade özgürlüğü hakkının ihlal ediyor. AİHM, Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını öngördü. Halkların Demokratik Partisi eski eş başkanı Demirtaş’ın güçlü bir toplumsal muhalefeti temsil ettiği için dört yıldır hapiste tutulduğu AİHM kararıyla da tescil edildi.
AİHM kararları kesin ve bağlayıcı. Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf devletlerden biri olarak AİHM kararlarını uygulamayı taahhüt ettiği açık.
Hukuki durum bu denli açıkken, Saray; kararı “çifte standart”, “ikiyüzlülük” olarak niteledi. İçişleri Bakanı, Demirtaş’ı “terörist” ilan etti. Bu açıklamalar yargıyı etkilediği gibi suç teşkil ediyor.
AİHM; kararında, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasa değişikliğinin de, AİHM standartlarına uygun olmadığını belirtiyor. Bu nedenle dokunulmazlıkları kaldırılarak tutuklanan milletvekillerinin de serbest bırakılması gerekiyor.
Aynı şekilde AİHM, Demirtaş’a da isnat edilen Türk Ceza Yasası’ndaki “silahlı örgüt kurmak ya da üye olmak” suçunun, hükümetin politikalarına muhalefet eden ve şiddet içermeyen beyanların, silahlı örgüte üye olmak suçunun oluşması için yeterli görülerek, ifade özgürlüğü hakkının ihlaline yol açtığına hükmediyor.
AİHM kararının uygulanması için ilgili 314. Madde değiştirilmeli, Selahattin Demirtaş ve hukuksuz olarak hapiste tutulan siyasi tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılmalıdır.
SARAYA BİAT ETMEYEN DEMOKRATİK ÖRGÜTLERİN YAŞAMA HAKKI YOK
Kitle imha silahları ve terörizmin finansmanıyla ilgili torba yasa Meclis’ten geçti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına dayandırılarak, alelacele Meclis’e getirilen yasa teklifi, Güvenlik Konseyi kararı gereği olmadığı gibi Anayasaya ve insan hakları sözleşmelerine aykırı.
İnsan hakları örgütleri ve örgütlü toplumun tamamen dışarında bırakıldığı bir hazırlık sürecinden sonra Meclis’ten geçirilen yasaya göre;
- Yasa, uluslararası anlaşmaların yanında tartışmalı ‘Terörle Mücadele Kanunu’ kapsamında terör suçu kabul edilen söz, eylem ve etkinlikleri de içeriyor. Ülkemizde binlerce insan hakkı savunucusu, siyasetçi, meslek örgütü üyesi, gazeteci bu yasa nedeniyle soruşturuluyor ya da hapse atılıyor. Başta kadın, LBGTİ, çevre, insan hakları örgütleri olmak üzere bütün muhalif örgütlenmeler yasanın hedefi olacak. Dernek yöneticilerinden biri hakkında soruşturma açılırsa derneğin yönetimine el konulacak.
- AİHM’e göre Sözleşmenin öngördüğü hukukilik ölçütlerine aykırı olan Türk Ceza Kanununun “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve örgüt adına suç işleme” maddesi uyarınca hakkında soruşturma açılan yöneticiler derneğin yönetimine el konulmasına neden olacak. Ki ülkemizde bu maddenin hışmına uğramamış demokratik kişi ve kurum hemen hemen yok.
- Cumhurbaşkanı dernek veya vakıfların mal varlığının dondurulmasına karar verebilecek. Her türlü yargısal denetimden uzak bu uygulama, örgütlenme özgürlüğü ve mülkiyet hakları bakımından hem Anayasa’ya hem uluslararası sözleşmelere aykırı.
Şurası apaçık, tek adam rejiminin amacı toplumsal muhalefeti yok etmek, toplumun örgütlenmesini, hak aramasını engellemek, bütün muhalif sesleri susturmak.
Demokratik hak ve özgürlüklerimize yapılan bu topyekûn saldırıya halkın yalnız katılımcısı değil, bizzat yaratıcı olduğu bir halkçı seçenekle yanıt verilebilir.
Umalım ki, gelmekte olan yıl, birlikte mücadelenin, ortak eylemliliğin ve demokrasi için birliğin hayata geçmesini sağlayacak güçlü adımlara sahne olsun. Salgının hüküm süreceği, artmakta olan issizlik, yoksullukla birlikte her kesimden toplumsal itirazların da artacağı yeni yılda, demokrasiden yana bütün kişi ve kurumları zorlu bir mücadele bekliyor. Bu mücadele akılla, emekle, umutla, cesaretle verilmeli.
Yeni yılda yaşamı ve direnişi yüceltmeli.
Demokrasi için Birlik
28.12.2020