thumb image

HAYIRlı Haberler

DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK, ‘GÖÇ, MÜLTECİLER VE ACİL ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PANELİ’ DÜZENLEDİ

Demokrasi için Birlik (DİB) son dönemde büyük tartışma ve saflaşmalara, hatta Altındağ’da yaşananlar örneğinde olduğu gibi ırkçı kalkışmalara yol açan düzensiz göç konusunu ele ıalan kapsamlı ve geniş katılımlı bir panel düzenledi.

Panelin amacı göç konusunun taraf ve uzmanlarının görüşleri ışığında konu ekseninde yaşanan sorunların demokratik, hak temelli, eşitlikçi çözümü ekseninde bir tutum belgesi ortaya koyabilmek ve bunu da demokratik kamuoyunda yürüyen tartışmaya yön ve içerik sunacak bir materyal haline getirebilmek, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilerle de paylaşabilmek.
Panele yansıyan kimi görüş ve düşünceler şöyle:

Ruşen Takva: “12 Temmuz’da ilk haberimizden sonra alınan önlemler sonrasında azalma oldu. 1500 civarındaki geçişler 200-300’e geriledi. İran’da önemli bir yoğunlaşma var. İran’ın Hoy, Tebriz ve Urumiye şehirlerinde birikiyor. 40-50 bin kişi İran’da Türkiye’ye geçmek için bekliyor. Afganistan’dan göç etmek isteyenlerin sayısı artıyor. Kabil’in düşmesi sonrasında 300 bin kişi yola çıktı. 22-32 gün sürüyor. Dolayısıyla yaklaşık 10 gün sonra yeni bir göç dalgası beklenmeli. Sınırdan geçişlerde hak ihlalleri oluşuyor. Van’dan çıkamadıkları için ahırdan bozma yerlerde geceliği 30-40 liraya kalıyor, paraları bitenler dışarı atılıyor.”

Prof. Dr. Ayhan Kaya: DİB’in organizasyonu çok anlamlı. Ruşen’in anlattıkları tüyler ürpertici. Afganistan’la ilgili bilgilerimizi tazelememiz gerekir. Yaşananları kendi bağlamı içinde değerlendirmek gerekiyor. Kolaycılığa kaçmadan, gri alanları gözden kaçırmadan konuya yaklaşmalıyız.
AB bağlamında bu tartışmalar değerlendirildiğinde sınır yönetimi konusu önemli. Batı’nın kitlesel mülteci hareketlerini yönetme tarzı komşu ülkelerde kamp açma şeklinde. Kenya, Sudan, Güney sudan, Etiyopya 40-50 yıllık kamplar var. Bu insanlık dışı bir konsept. Dini yakınlık, etnik yakınlık sömürülmektedir. Karacabey’de Afgan çobanlarla Halepli tarım işçileriyle karşılaşıyoruz. Topraklar ekilmiyor, boş toprakların kullanımında göçmenler işlevlendirilebilir, tarımsal kalkınma için katkı sunmaları sağlanabilir Yerel yönetimler inisiyatif alabilir, çözümlerin yerelden bulunması önemli. İBB UNHCR işbirliği sonrasında İBB göç yönetimi sürecine daha fazla katılıyor, bu durum umut verici.

Dr. Sibel Karadağ: “Bu sene yaşanan göç 2019’dan daha fazla değil. Türkiye’de yaşayan Afganlar en alt tabaka. Suriyelilerin aksine misafir olarak bile görülmüyorlar. Adlarını ispat edebilecek belgeleri bile yok. Ağır işlerin en ağırları da Afgan erkekler yapıyor. Beden emek gücü gerektiren işlerde Afganlar yoğun olarak çalıştırılıyor. Kazada işverenin bir sorumluluğu yok. Sayıları belli değil, nerede ikamet ettiklerini bilmiyorsunuz, ölümleri bile haber olmuyor. Ev piyasasında 30-35 kişilik Afgan evleri, Afgan Pazarı Beykoz-Küçüksu’da. 30-35 kişinin kaldığı evde herkes 300 lira kira ödüyor.
21. Yy 20. Yy kodlarıyla anlaşılamaz. 21. Yy en önemli olgusu göç, henüz daha ısınma turlarındayız, 20.yy kodlarını kökünden dönüştürecek bir olgu karşısındayız. Yerinden edilmiş 80 milyon insan var. Yer küreyi yaşanmaz hale getirenlerin yarattığı felaketin sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Küresel bir olgu, siyasal konjonktürü belirliyor, küresel tarumar.

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: “İktidar göçmenleri pazarlık gücü olarak kullanıyor. Japonya, İngiltere, ABD para teklif etmeye başladılar Türkiye başka ülkeler için bir emanetçi ülke durumuna gelme riskiyle karşı karşıya. Ümmet çizgisi ana karakteri 1951 Cenevre sözleşmesini mülteci haklarını reddetme çizgisidir. Göçmen emekçi gücünü yerli yabancı sermayeye satan bir borsa yaratmıştır ümmet çizgisi. Dünya emperyalizmi AKP politikasını sürdürülebilir bir model olarak görüyor.
DİB ile diğer bütün oluşumlar ortaya konan bu birikimi sahaya yansıtmak için bu tarz toplantılar arttı. Güvence için etnik bağlar değil evrensel haklar baz alınmalı. Uluslararası hukuk oluşmazsa barbarlık yaşanır. Afganlara bakmak isteyen OSTİM’e Kazancılar Çarşısına İkitelliye bakın sınırın ötesine değil. OSTİM’de göçmen işçiler çoğunlukta. Gaziantep’te Akınabella’da Türkiyeli Suriyeli işçiler beraber çalışıyor. Suriyeli işçiler sendika önlüğü giyerek direnişe katıldı. Bursa’da WAP grubuyla 1951 Cenevre sözleşmesi hakları tanınmalı, 18 Mart mutabakatı iptal edilmeli, Türkiye 3. Ülkelere geçişe engel olmamalı, BM mülteci ve göç ofisleri kurmalı, geçicilik çözüm değil kalıcı çözüm entegrasyon politikaları içselleştirilmeli, göçmen işçiler için oturma ve çalışma izni, sendikalaşma özgürlüğü, kayıt dışı enformel sektörlerde patronlara baskı ve ceza.

Dr. Zakira Hakmet: “Büyük bir bilgi kirliliği var. Türkiye vizesi 5000 dolar gerektiriyordu. Baçebazi suçlaması da doğru değil. Savaştan kaçma değerlendirmesi ise çok doğru. Buraya gelebileceklerin de kayıt altında tutulması lazım. Temel hizmetler ve haklara erişmeleri gerekir. Hatlar 400 liraya satılıyor. Kimliğe benzetilen bir dernek üyelik kartını 4000 dolara satan yerler var. Can güvenliği sorunu olmayanlar sınır dışı edilebilir. Çocuklar cahil bırakılmasın.

Prof. Dr. Murat Erdoğan: “Almanya’dan üç AFD milletvekili ile konuştuk. Kötü haber göç devam edecek, iyi haber de şu sizin parti güçlenecek. Türkiye’de bile böyle parti kuruldu. Bunu kontrol altına almamız için kullanabileceğimiz araçlar sınırlı. Uluslararası dayanışma yoksa göç yönetilemez. Türkiye önemli bir çekim merkezi.
Göçün güvenlikleştirilmesi, Avrupa’daki Neonazi partiler sorunu büyük göstererek oy devşiriyor, kontrolsüzlük havasının ortadan kalkması lazım, tehdit ve işgal algısı ortaya çıkıyor, güvenilir bir iletişim stratejisine ihtiyaç var.

Muhammed Salih Ali: “Suriye göç yılının son 10 yılında. Temel teşhis ne olmalı? Suriye’den düzensiz bir göç ve kucaklama oldu. Suriyelilerin 10 sene kalacağını kimse tahmin etmiyordu. Suriyeliler işe girildikten sonra rekabet duygusu arttı. Medyadan yapılan yanlış haberlerin de olumsuz etkisi oldu. Bütün Suriyelilerin dört dörtlük olduğunu iddia etmiyoruz ancak bireyin hatası topluma teşmil edilemez. Bazı parti başkanları yanlış anlaşılabilecek açıklamalar yaptı. Pandemi sonrasında Türkiye halkı ne zamana kadar mültecilerle uğraşacağız kaygısına kapıldı. Kimi Suriyeliler önemli ekonomik katkılarda bulunuyor. BM ve AB de sorumluluk üstlenmeli entegrasyon ve sosyal uyum projeleri ortaya konmalı. Mülteci hakları kabul edilmeli. DİB’e çok teşekkürler. Bir konuşmayla her şeyi çözemeyiz ama hepimiz sorumluluk taşıyoruz”
Tartışmalar ışığında DİB tarafından hazırlanacak Tutum Belgesi hafta içinde kamuoyu ile paylaşılacak.

DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK

Demokrasi İçin Birlik; katılımcı ve çoğulcu yeni bir demokrasiyi, her türlü farklılığın tanındığı ve bu farklılıkların kamusal alanda yer bulduğu bir demokratik yaşamı hedefleyen, herkesin eşit ve çoğulcu bir anlayışla katıldığı, hiçbir siyasi görüş ya da partinin şemsiyesi altında olmayan bir birlik hareketidir.

BİZE ULAŞIN

[email protected]
www.demokrasiicinbirlik.com

© 2017 DEMOKRASİ İÇİN BİRLİK. Her Hakkı Saklıdır. dibNot | Demokrasi Sayacı | Demokrasi Forumu