Çukurova Ekmek, Özgürlük, Barış ve Adalet diyor
Toplumun sesini soluğunu kesmek için sosyal medyaya pranga vurmaya çalışan, konser yasaklarıyla, gerici dinci gösterilerle, iktidarın koruması altındaki SADAT gibi suç örgütleriyle tarikatlarla, cihatçı çetelerle, yandaş sermayesiyle toplumsal muhalefete meydan okuyan, halkın örgütlü birliğini engellemek için hamle üstüne hamle yapan mafyalaşmış tek adam Saray rejimi iktidara bir suçlunun korkusuyla yapışıyor.
CHP Istanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu’na konulan siyasi yasak, ülkenin en kitlesel doğrudan demokrasi deneyimi olan gezi direnişine verilen ağır cezalar, Meclisin üçüncü büyük partisi HDP’nin kapatılmak istenmesi, sınır ötesi operasyon hazırlıkları seçim sürecinin adeta bir savaş süreci gibi geçeceğini gösteriyor.
Bu koşullarda, kamusal alanı hızla politikleştirmek sokak sokak örgütlenmek tabanda en geniş birliği sağlamak, halkın itirazlarının gürül gürül akacağı bir yeni mecra bir halkçı sezenek yaratmak elzem. Bugünü, şimdiyi kazanmak için örgütlü birlikteliği sağlamadan bu zorlu süreçten halkın lehine bir sonuçla çıkmak mümkün değil.
İstanbulda 24 Haziran 2021 de 200’ü aşkın hak örgütü kurum ve siyasi partinin katılımıyla yapılan Konferansın ardından, demokrasi güçlerinin birlikte hareketini zemin yaratmayı amaçlayan bölgelerin özgün sorunlarını da dile getiren konferanslar düzenlenmesi kararı alınmıştı.
Şimdi ülkemiz tarihinin en önemli kavşaklarından birindeyiz. Çukurova demokrasi konferansı demokrasi güçlerini en geniş birliğine zemin hazırlamak, kollektif bir direniş yaratmanın, tabana yayılan bir mücadele ortaklığının, her alanda yıkıma uğramış ülkenin yeniden inşaşı için halkın kurucu iradesini ortaya çıkartmanın yolunu açmak için toplandı.
Çukurova’da Demokrasi sorunu yaşanan bir çok alanda sunulan tebliğlerden çıkan ortak görüş ve talepler şunlardır:
Çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasinin hakim olduğu bir sistemi kurmak zorundayız. Ülkede hukukun üstünlüğünün sağlandığı, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü ve sosyal refah standartlarına ulaştığı bir ülke haline gelmesi sağlanmalıdır.
Yaşam hakkı ihlalleri, işkence, kötü muamele, onur kırıcı davranış uygulamalarına, ifade, özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, toplanma gösteri hakkı ve örgütlenme hakkı ihlallerine, hapishanelerdeki hak ihlallerine son verilmelidir.
Basın ifade örgütlenme özgürlükleri evrensel standartlarda sağlanmalıdır. İnternet mevzuatı, uluslararası standartlara uygun olarak, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Yargı bağımsız olmalı, adil yargılanma hakkı herkese tanınmalıdır.
Eşit yurttaşlık hakkı tanınmalıdır. Demokratik ve kültürel haklar anayasal güvence altına alınmalıdır.
Devletin her türlü inanç ve inançsızlığa mesafeli durmalı, din ve vicdan özgürlüğünü güvenceye alan laik bir ülkede inşa edilmelidir.
Ülkenin yönetiminde halk doğrudan karar sahibi olmalıdır. Hesap verebilir, şeffaf, halkın karar ve denetleme mekanizmalarına her aşamada katılabildiği bir demokrasi istiyoruz.
Alevilik haktır, Aleviler vardır. Zorunlu din dersi uygulamasına son verilmelidir. Diyanet işleri başkanlığı lağvedilmelidir. Diyanet akademisinin üniversitelerdeki asimilasyon politikalarına son verilmelidir.
Kalıcı barış için çatışma nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için ilk yapılması gereken çatışmaların durması, sona erdirilmesi, diyalog yollarının açık tutulması, insan hakları ve demokrasi eksenli çözüm arayışlarına imkân sağlanmasıdır.
Türkiye’nin yönetim sisteminin otoriterleştiği tüm antidemokratik koşulların ortadan kaldırılarak “demokrasi ve insan haklarına dayalı” yeni bir toplum sözleşmesi barıştan ve barış hakkını savunmaktan geçmektedir.
Bu nedenlerle toplumda demokrasi yanlısı ve evrensel değerlere, hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistem talebi olan tüm muhalefet edenlerin“barış hakkını” daha fazla ve ısrarla savunması, savaş politikaları ile militarist çözümler yerine barış politikalarını savunmaya ve uygulamaya yönelik perspektif oluşturmalıdır.
Özelleştirme Uygulamalarına Son Verilmeli, Yeniden Kamulaştırma Yeniden kamusal üretim, kamu işletmeciliği, kamusal hizmet, kamusal denetim ve yeniden kalkınma planlaması uygulanmalıdır.
Ülke sanayisi ve tarımını bitiren, meslek alanlarını yok eden ranta dayalı ekonomi politikaları terk edilmeli; üretime, sanayileşmeye, istihdama ve kalkınmaya dayalı ekonomi politikaları benimsenmelidir.
Tüm çalışanlara sendikalaşma, güvenceli çalışma, güvenceli iş ve toplu sözleşme hakları sağlanmalıdır.
KHK demokrasi özgürlük eşitlik adalet insan hakları taleplerini boğmak ülkeyi siyasi iktidar için dikensiz Gül bahçesi yapmak demektir.
Ohal ve KHKlar tüm sonuçlarıyla iptal edilmelidir En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm devlet bürokrasisi yargı önünde hesap vermelidir.Tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
Tüm mülteciler ve ülke içinde yerinden edilmiş kişiler, kim olduklarına veya nereden geldiklerine bakılmaksızın yardım alma, istismardan korunma ve sığınma talep etme özgürlüğüne sahiptir.”
Göç bir insan hakkıdır. Savaşın, yıkımın, emperyalist hayaller uğruna gerçekleştirilen katliamların, erkek şiddetinin, işsizliğin, ekonomik krizin asıl sorumluları gizlenirken, bu politikaların sonucunda içinde bırakıldıkları cendereden zorlukla kurtularak hayatta kalan göçmenler düşman haline getirilemez.
Esnek temelli, kayıtsız kuralsız ve güvencesiz çalışma yasaklanmalıdır. İşçi cinayetlerinin olmadığı, çarkların dönmesinin değil, emekçilerin güvenlik, sağlık ve onurunun gözetildiği, çalışma saatlerinin kısaltıldığı, kadınlara eşit ve nitelikli istihdam sağlandığı, örgütlenme özgürlüğü ve grev hakkı önündeki engellerin kaldırıldığı, bütün emekçilerin onurlu ve insanca bir yaşam sürmelerini sağlayacak bir ücret politikasının geçerli olduğu bir çalışma düzeni kurulmalıdır.
Engelli hakları, insan hakları perspektifinde değerlendirilmeli, sosyal devletin yükümlülüğü olan, engelsiz yaşam ve kent tasarımı, eğitim, sağlık ve ulaşım haklarına erişim sağlanmalıdır.
Herkese ücretsiz, erişilebilir, nitelikli sağlık hizmeti sağlamak devletin görevidir. İnsanların sağlık haklarını piyasaya teslim eden sağlık politikalarından vaz geçilmelidir Sağlık herkes için parasız olmalı, hekimler emeğinin karşılığını almalıdır. Katkı payları adı altında kalem kalem ücretlendirmeye derhal son verilmelidir. Hekimlerin gelirleri, emeğinin karşılığı, insanca yaşanabilir, emekliliğe yansıyacak tek ödeme olarak sağlanmalı, 7200 ek gösterge uygulanmalıdır. Sağlıkta performans sistemi olan ek ödeme sistemi derhal kaldırılmalı ve sabit ve insanca yaşayacak, emekliliğe yansıyacak ücretlendirme sistemine geçilmelidir.
Etkili bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılmalıdır
Yerel yönetim organlarının bağımsız oluşumu, karar alabilme ve uygulayabilme yetkisi, yerel düzeyde alınan kararların katılımcı mekanizmalar ve organlar yaratılarak bizzat halk tarafından alınmasının sağlanması ve mali bağımsızlık bütün yerel yönetimler için geçerli ilkeler olmalıdır.
Sağlıklı koşullarda barınma hakkı en temel insan haklarından biridir. Konut hakkı için; yaşanabilir, insan sağlığına uygun, doğayla uyumlu konut inşa etmek belediyelerin temel görevlerinden biridir. Çok dilli ve çok kültürlü belediyecilik anlayışı hayata geçirilmelidir. Hukuksuzca hapse atılan ve görevden alınan seçilmiş yerel yöneticiler görevlerine iade edilmelidir. Yerel yönetimi, rant üretme zemini olmaktan çıkaracak, liyakata dayanan, şeffaf, hesap verebilir, kamusal olarak denetlenebilen, yetkilerini halkla paylaşan, yerel yönetimler hayata geçirilmelidir.
Küresel iklim krizinin ölümcül sonuçları bütün dünyada yaşanıyor. Eğer durdurulmazsa, kapitalizmin bu ölümüne büyüme çılgınlığı insanlığın ve diğer tüm canlıların sonu olacak.
Paris iklim anlaşmasını mecliste onaylamasına rağmen gereğini yapmıyor. Kömür santrallerini ne zaman kapatacağının takvimini açıklamak bir yana, yenilerinin açılmasına izin veriyor. Yaşadığımız iklim krizinin, eko-kırımın en önemli sebeplerinden biri olan bölgemizdeki kömür santralleri kapatılmalıdır.
Türkiye 2018 yılından bu yana her yıl Avrupa’nın plastik atıklarının yarısını ithal ediyor. Bu olumsuz durumdan en çok ilimiz Adana kötü etkileniyor. Plastik üretimi ve tüketimi sınırlanmalı, Çukurova bölgesinde olumsuz sonuçlara yol açan plastik çöp ithali yasaklanmalıdır.
Akkuyu nükleer santral inşaatını durdurmalı ve projeyi iptal etmelidir. İncirlik askeri üssü kapatılmalı ve Adanalılar, bölgede yaşayanlar ve bütün ülke nükleer silahların gölgesinde yaşamaktan kurtarılmalıdır.
Kadınların Eşit yurttaşlık hakkının garanti altına alınması için hayatın her alanında somut adımlar atılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasalarda ve hayatın her alanında sağlanmalıdır.
Kadınların özgür ve eşit olmadığı, şiddet tehdidiyle sürekli karşı karşıya bırakıldığı, haklarının sistematik bir biçimde saldırı altında olduğu, savaşın, nefret söylemlerinin, ayrımcılığın hüküm sürdüğü bir ülkede demokrasi yoktur. İstanbul sözleşmesinin tek taraflı çıkılması kadınlara ve lbgti bireylere yönelik şiddeti artırmıştır.
6284 kadınları şiddetten koruma yasasının etkin uygulanmalıdır.
Göçmen kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önleme ve şiddete karşı korumada ayrımcılığa son verilmelidir.
Kadın yoksulluğunun ve kadınların tam ve güvenceli istihdamı için önlemler alınmalıdır.
Eğitimdeki temel sorunların çözümü ancak cinsiyet eşitliğine dayalı, bilimsel , laik ulaşılabilir, nitelikli anadilde, parasız kamusal eğitim ile mümkündür.
Devletin, bu coğrafyada yaşayanları cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkla hedef göstermeye, suçlu ilan etmeye yönelik tüm politikalarına ve söylemlerine son verilmeli, LGBTİ+’ların tanınma hakkı ve eşit yurttaşlık hakkı anayasal güvenceye alınmalıdır.
Üniversitelerde öğrenci, akademisyen ve işçilerden oluşan tüm bileşenlerin katılımıyla demokratik bir yönetim oluşturulmalı. YÖK kaldırılmalı. Saraya bağlı tüm kayyum rektörler istifa etmelidir.
Tarımda ve gıdada yaşadığımız ciddi sorunların çözümü için, alanı serbest piyasanın insafına bırakan mevcut Neoliberal Tarım Politikaları terk edilerek, ivedilikle Kamucu Tarım Politikaları gündeme gelmelidir.
Gıda güvenliği ve gıda güvencesini de kapsayan gıda egemenliğine dayalı bir tarım modeline geçilmelidir.
Değerli katılımcılar
Bu ülkede barış içinde, adaletli, eşit, özgür bir yaşam sürmek istiyorsak, başarmamız gereken bütün zenginliklerimizle, bütün farklılıklarımızla, hayallerimiz, umutlarımız, zorbalığa karşı direnme geleneğimizle, bir an bile vazgeçmediğimiz mücadelemizi birleştirmek, halkın demokratik kurucu gücünü ortaya çıkarmaktır. Bizleri Demokrasi Konferansı’nda bir araya getiren ve heyecan duymamıza neden olan inanç budur.
Yaşanan tüm adaletsizliklerin, tüm saldırıların, örgütlenme, ifade, basın özgürlüklerine yapılan tüm saldırıların nedeni de bu gücü boğmak, halkı sindirmek, her alandaki hak arayışlarının örgütlü birliğinin sağlanmasını engellemek.
O zaman biz de bütün gücümüzle halkın demokrasi mücadelesine aktif katılmasını sağlayacak kanalları yaratmaya çalışacağız. Anti demokratik seçim sürecinde toplumsal muhalefeti bir barikat haline getirmek, halkın tribünlere hapsedilmek istendiği koşulları değiştirerek toplumun itirazlarının her sokakta, her meydanda görülmedik güzellikte bir çiçek gibi açacağı ortamı yaratmak için seferber olacağız. Güçlerimizi ve seslerimizi birleştireceğiz.
Çukurova Demokrasi Konferansı bileşenleri olarak Demokrasi güçlerinin en geniş mücadele ortaklığını sağlamak için demokrasiden yana bütün kesimleri sorumluluk almaya çağırıyoruz
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ.
04.06.2022
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.